AK Parti’nin “etki ajanlığı” düzenlemesinin de yer aldığı torba yasa teklifi TBMM Adalet Kurulu’nda kabul edildi. Kanun teklifi önümüzdeki günlerde TBMM Genel Şurası’nda görüşülecek. Toplam 23 husustan oluşan kanun teklifinin 16. unsuruna nazaran, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yapılan değişiklikle casuslukla ilgili yeni bir hata ihdas edilecek.
AK Parti tarafından Meclis’e getirilen ‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesine ait 9. Yargı Paketi’ne atıfta bulunarak kıymetlendirme yapan Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Türkiye’de çıkması gereken tek yargı paketi, yargı bağımsızlığının sağlanmasıdır. Bir yargı paketi daha TBMM’de kabul edildi. 9. Yargı Paketi de evvelki paketler üzere yargı sisteminde büyük sıkıntılara tahlil getirmeyecek” dedi.
‘YARGI BAĞIMSIZLIĞININ SAĞLANMASIDIR’
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Sözüer, “Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları uygulanmadığı için insanların haksız olarak ceza konutunda tutulduğu keyfilik rejiminde, kuvvetler ayrılığı tümüyle ortadan kalktığı için kişi hak ve özgürlüklerinin teminatı de kalmamıştır. Türkiye’de çıkması gereken tek yargı paketi, yargı bağımsızlığının sağlanmasıdır” sözlerini kullandı.
‘SIRADA ‘ETKİ AJANLIĞI’ VAR’
“Sıradaki pakette kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak isimlendirilen teklifin kanunlaştırılması var” diyen Sözüer, şu sözleri kullandı:
“Bu cürüm da, aldatıcı bilgiyi alenen yayma hatasında olduğu üzere bellilik prensibine hasebiyle anayasayada öngörülen kanunili prensibine ters ve bilim, sanat ve söz özgürlükleri üzere bir çok hak ve özgürlüğün haksız olarak sınırlanmasına kapı açacak. TCK’ya 339/A olarak eklenmek istenen ‘Devletin güvenliği yahut siyasal faydaları aleyhine hata işleme’ başlıklı unsurun birinci fıkrasına nazaran ‘Devletin güvenliği yahut iç yahut dış siyasal faydaları aleyhine yabancı bir devlet yahut tertibin stratejik çıkarları yahut talimatı doğrultusunda cürüm işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar mahpus cezası’ verilecektir. Yabancı ülkelerdeki üniversiteler, dahil her cins araştırma kuruluşu ile ile yapılacak ortak bilimsel çalışmalar dahi bu unsur kapsamında değerlendirilebilecektir. Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri de bu hatanın konusu olabilecektir.”
‘KABUL EDİLEMEZ KILMAKTADIR’
Türkiye Üçüncü Kesim Vakfı’nın (TÜSEV) paylaşımına da yer veren Sözüer, şöyle devam etti:
“Söz konusu unsur, sivil toplum kuruluşlarının tüm bu legal faaliyetlerinin soruşturma ve cezalandırma konusu edilmesi riskini taşımaktadır. Ceza kanunlarının temelini oluşturan öngörülebilirlik ve yasallık prensipleri uyarınca, yurttaşlar bir fiili işlediğinde hata oluşturup oluşturmadığı konusunda rastgele bir kuşku taşımamalıdır. Meğer teklif edilen düzenleme somut bir cürüm tarifi ortaya koymazken, hangi fiillerin cürüm olarak tanımlanacağını ‘devletin güvenliği’, ‘siyasal yararlar’, ‘stratejik çıkarlar’, ‘talimat’ üzere çok geniş, muğlak ve keyfi yoruma açık kavramlarla tanım etmektedir. Üstelik unsur münasebetinde devletin güvenliği ve siyasi faydaları altında ‘iktisadi, mali, askeri, ulusal savunma, kamu sıhhati, kamu güvenliği, kamu nizamı, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji’ üzere çabucak hemen tüm kamu siyasetlerine atıf yapılarak hususun kapsamı öngörülemeyecek biçimde genişletilmektedir. TCK’nın yedinci kısmı hali hazırda casusluk cürmüne mevzu olabilecek fiilleri ayrıntılı formda tanımlayan ve cürüm sayan kararlar barındırırken, bu unsur ile hangi hareketlerin cezalandırılmasının amaçlandığı açık ve net kriterlere bağlanmamıştır. Muhtemel araçsallaştırma ve berbata kullanımlara karşı kâfi teminat yahut tesirli hukuk yolları sunmaması da teklifi Anayasa, milletlerarası kontratlar ve hukukun temel unsurları nezdinde kabul edilemez kılmaktadır.”
(SOSYAL MEDYA)