ANTEP – Serra Yüzbaşı, 8 yıl evvel Antep’te 42 günlükken Özel NCR International Hastanesi’nde alındığı kasık fıtığı ameliyatında iç kanama geçirdi, hayat işlevlerini kaybedip teneffüs aygıtına bağlandı ve yaklaşık bir ay ağır bakımda kaldı. 12 Kasım 2016’da yapılan operasyon sırasında iki kere kalbi duran Serra bebek, Tıp Fakültesi’nde 30’dan fazla operasyon geçirdikten sonra hayata tutundu.
Cerrah L.D. ve anestezi uzmanı K.Ö. tarafından yapılan ameliyata ait ailenin kabahat duyurusuyla başlayan tüzel süreçte iki eksper raporu hazırlandı. Bu raporlardan biri doktorları yüzde 14 kusurlu bulurken, başkası kusursuz buldu.
Doktorların kusurlu bulunduğu uzman raporunda, anestezi takip ve onam formunun olmamasının anestezi uzmanının aleyhine olduğu, bu formlar olmadığından tıbbi açıdan makus uygulama olup olmadığının değerlendirilemeyeceği belirtilerek, formların uzman heyetine gönderilmesi istendi.
Avukat Besim Koray Saraçoğlu Ameliyattan sonra hastanenin evrakları yok edip geçersiz evrak düzenlediğine dair dokümanları kanıt olarak sunarak dava açan avukat Besim Koray Sarıçoğlu, 6 yıldır sürdürdükleri dava sürecini istinafa taşıdıklarını belirterek, “Bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi.
Olayla ilgili soruları cevapsız bırakan hastane idaresi ise yaklaşık 6 yıldır devam eden dava sürecine ait açıklama yapmadı.
DOKTORLAR BİRBİRLERİNİ SUÇLAYIP DAVALIK OLDU
Olaydan sonra özel kesimdeki işinden ayrılıp senelerce kızının başında nöbet tutan Işık Damla Yüzbaşı, 8 yıldır yaşadıklarını Gazete Duvar’a anlattı.
Bebeğinin ağır sıhhat meseleleriyle uğraştıkları için, lakin iki yıl sonra dava açabildiklerini söyleyen anne Parıltı Damla Yüzbaşı, Serra’yı vefatın eşiğine getiren ameliyat anında neler olduğunu duruşma salonunda birbirini suçlayıp kendi ortalarında davalık olan hekimlerin ve sıhhat çalışanı olarak ameliyata giren şahitlerin tabirlerinden öğrendiklerini söyledi.
‘SAPASAĞLAM OLAN BEBEĞİM DAVUL ÜZERE ŞİŞMİŞTİ’
Serra’nın 2016’da girdiği 15 dakikalık kasık fıtığı ameliyatında komplikasyon geçirdiğini ve ameliyata giren tabiplerin ‘72 saat mevt riski var’ dediğini belirten anne Yüzbaşı, “Ameliyat esnasında cerrah ve anestezi tabibi birbirlerinin yakasına yapışmış. Ameliyattan çıkınca bize panikle durumu anlattılar, sonra sakinleştirmeye çalıştılar. Ağır bakıma girmek yasak olduğu halde ‘Gelin size bebeğinizi gösterelim’ dediler. Ameliyata sapasağlam getirdiğim bebeğim davul üzere şişmişti” dedi.
‘CİHAZ YOKMUŞ, TORPİL BULUP TIP’A GÖTÜRDÜK’
Yüzbaşı, o gün bebeğinin geçirdiği ameliyatın devamında yaşananları şöyle anlattı: “Acilen ağır bakıma alındı. 11’inci gününde çocuğumun teneffüs aygıtından ayrılamadığını, kendi teneffüsünü takviyesiz sağlayamadığını söylediler. O gün hastanedeki hekimler, ‘Kamerayla bebeğin boğazına inilip bakılması lazım. O aygıt hastanemizde yok. Siz bir torpil bulun. Çocuğu tıp fakültesine sevk ettirin. Orada baksınlar’ dediler bize. Biz kendi imkanlarımızla torpil bulduk. Fakültede dediler ki çocuğun gırtlağında ödem oluşmuş, boğazının delinmesi lazım. Bizi ameliyat esnasında çağırmışlar, ‘Şimdi onay veriyorsanız çocuğun gırtlağını deleceğiz. Yoksa daima teneffüs aygıtına bağlı yaşayacak’ dediler. Orada çocuğumun boğazı delinip trakiostomi açıldı. Ameliyattan sonra Özel NCR Hastanesi’ne geri gönderildi ve 17 gün daha yattı. 17’nci günde gerekli aygıtları alıp konutta ağır bakım ünitesi üzere bir ortam hazırlayın dediler ve bizi konuta gönderdiler.”
HASTANE POLİSİ ‘BEBEĞİN KOLU NEDEN KIRIK?’ DEDİ
Bebeğinin kolunun kırık olduğunu hastane polisinden öğrendiklerini anlatan Yüzbaşı, şunları söyledi: “Ameliyat esnasında ya da ağır bakım ünitesinde bebeğimin kolunu kırmışlar. Fakültede bebeğimiz tedavi görürken, polisler geldi yanımıza. ‘Siz dedi bu çocuğa ne yaptınız, düşürdünüz mü? Bu çocuğun kolu kırılmış’ dediler. Onlara doktor haber vermiş durumu. Biz, ‘Ne düşürmesi, zati ağır bakım ünitesinde yatıyor, içinde yattığı sepetin yalnızca kenarlarında hava delikleri var” dedik. Çocuğumuzun ameliyat olduktan ve ağır bakımda kaldıktan sonra bu hale geldiğini söyledik. Polis, anlattıklarımızı dinleyince sorguyu bıraktı. Doktor doktoru koruyor. Bunun da üstü örtüldü.”
Serra’nın annesi Işık Damla Yüzbaşı SERRA, 4 YILDA 30’DAN FAZLA AMELİYAT GEÇİRDİ
Bebeği Serra’yı alıp hastaneden çıktıktan sonra yaşadıklarından da bahseden Yüzbaşı, o günleri şöyle tanım etti: “Bebeğimiz 4 yıl içinde 30 küsur ameliyat geçirdi. Trakiostomi açıldıktan sonraki süreçte hem o hem de biz çok yıprandık. Çok sıkıntı vakitler geçirdik. Kızımızın teneffüsünü 5,10, en fazla 20 dakikada bir aspire ediyorduk. Zira boğazı delikti ve oradan nefes alabiliyordu. Orası tıkanırsa ölürdü. Biz bu kaygıyı her an her saniye yaşadık. Gece gündüz başında nöbet tuttuk. Ben kızım yaşasın diye işimden ayrıldım. Onun yaşaması için büyük borç yüklerine girdik. Neredeyse hiç uyumadık. Kızımızı bu duruma düşüren hastane ile tüzel gayretimiz 6 yıldır devam ediyor.”
TANIK: ‘YAPMA DUR! BEBEĞE BU TÜRLÜ MASAJ YAPILIR MI?’ DEDİ
Yaklaşık 6 yıl süren davanın duruşmalarında şahit tabirlerine yansıyan diyaloglar ve olaylardan da kelam eden anne Yüzbaşı, şöyle konuştu:
“Şahitlerin tabirlerinde yanılgılar silsilesi ortaya çıktı. Serra’nın ameliyatına sıhhat çalışanı olarak giren ve dava sürecinde tanıklık yapan herkes, hastanedeki vazifelerinden ayrıldı. Hastane bu olayla alakalı kendilerinin aleyhinde söz veren çalışanları işten çıkardı. Dava boyunca ameliyatı yapan cerrah ve anestezi uzmanı sözlerinde birbirlerini suçladı, kendi ortalarında da davalık oldular. O anestezi uzmanı da hastaneden ayrıldı.
Mahkemede söylediklerine nazaran kızımın kalbi ameliyatta birinci durduğunda çalıştırıyorlar. Ameliyatı gerçekleştirelim mi diye kendi ortalarında bir toplantı yapıyorlar. 42 günlük bebeğe şu an anestezi verildi. Uzun bir müddet anestezi verilemez tekrar deyip ameliyata devam ediyorlar. Anesteziden uyandırılacakken çocuğun bir daha kalbi duruyor. Tekrar kalp masajı yapılıyor. O anda hekimlerden biri, kalp masajı yapan öbür doktora ‘‘Yapma dur, ne yapıyorsun? O daha bebek, bu türlü masaj yapılır mı?” demiş. Akabinde Serra’da iç kanama başlamış. Benim çocuğum ameliyat masasında can çekişirken, ‘Ben yapmadım, sen yaptın’ arbedesine tutuşmuşlar.”
‘DAVAMIZ GİRDAPTA BIRAKILDI, İSTİNAFA TAŞIDIK’
Yüzbaşı, dava sürecinde mahkemeye sunulan evraklardan edindikleri bilgileri ise şu sözlerle aktardı:
“Davada ortaya çıktı ki hastane sorumluluğunu gizlemek için kızımızın bütün kayıtlarını silmiş. Anestezi fişi, onam formu, anestezide kullanılan ilaçlara ilişkin tıbbi evraklar, bunların hiçbiri ortada yok. Bununla da kalmamış, 72 saatlik vefat riski olan çocuk ölürse diye kendilerini garanti altına almak için çocuğun anesteziye alerjisi olduğuna dair uydurma belge düzenlemişler. Mahkeme evrakları istediğinde, sonradan düzenledikleri düzmece evrakları gönderdiler. Apaçık bir biçimde evrakta sahtecilik yaptılar. Uzman heyeti ve mahkeme heyeti bir karar veremedi. Eksper raporları, ‘Belgeler olmadığı için ortaya çıkan kusurun kimden kaynaklandığı belirlenemiyor’ diye yazıldı. Haklı davamız kocaman bir girdapta bırakıldı. Çelişkilerle dolu bir süreç yaşandı. Artık davayı istinafa taşıdık.”
‘KIZIMIN HAYATINA KARŞILIK, İKAZ MI ADALET?’
Antep Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’ne de hastane ile ilgili şikayet başvurusu yaptıklarını söz eden Yüzbaşı, “Bir hastane kanunlara uymuyor, evrakları ortadan kaldırıyor, arşivlemiyor ve biz bu durumu evraklarıyla Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’ne iletiyoruz. Müdürlük ise hastaneye yalnızca ihtar cezası vermekle yetiniyor, öteki hiçbir şey yapmıyor. Benim kızımın hayatına karşılık, kolay bir ikaz cezası mı adalet? Bu süreçte kurumlar adeta suça ortak oldu. Halbuki mahkemede ortaya çıkan bütün ayrıntılara İl Sağlık Müdürlüğü de ulaşabilirdi. Biz bebeklerimizi özel hastanelerde kar ve rant hırsıyla öldürsünler diye doğurmadık. Yenidoğan Çetesi’nin öldürdüğü bebeklere canı yanan herkes, davamıza takviye olsun.”
‘YARASINI SORDUKLARINDA KARDEŞİNE ‘SEN ANLAT’ DİYOR’
Şu anda 8 yaşında olan kızının üzerinde hala bu ağır sürecin tesirlerinin olduğunu belirten Işık Damla Yüzbaşı, “Kızım şu an ilkokul ikinci sınıf öğrencisi. Yaşıtlarından 20 santimetre kısa ve 8 kilo eksik. Onlarca ameliyatın öncesi ve sonrası antibiyotik kullanmak zorunda kaldık. Kalp büyümesi var. Gelişim olarak arkadaşlarından çok çok geride kaldı. Gırtlağında fizikî olarak bir kalıntısı var. Boğazında boğum biçiminde duran bir iz kaldı. Estetik gerekiyor. Okulda arkadaşları, ‘Serra boğazına ne oldu’ dediğinde, kardeşine dönüp, ‘Sen söyle’ diyormuş. İçten içe çok etkileniyor bu yaşadıklarından. İçerleyip üzülüyor” diye konuştu.